İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, son bir ayda koronavirüs nedeniyle 3 bin 316 kişinin öldüğünü, ölümlerin aşılanmamaya bağlı olduğuna dikkat çekti.
Prof. Dr. Şener, “Aşı karşıtlarının sosyal medyada kullandıkları argümanlara baktığımızda ne önü, ne başı, ne sonu, ne sağı, ne solu geçerli argümanlar değil. Türkiye genelinde bir taraftan aşı olan vatandaşlarımıza baktığımızda onların da hakkı yeniyor bir pozisyona düşüyoruz.
Son bir ayda Sağlık Bakanlığı´nın verilerine göre, toplam 3 bin 316 kişi öldü. Eğer bu kişiler aşılanmış olsalardı, yüzde 90’dan fazlası önlenebilir ölümdü. Bilimsel ve teknik olarak baktığımızda çevremizde aşı karşıtlarının oluşturduğu gürültüden dolayı bu ölümlerin gerçek sebeplerinin aşılanmamaya bağlı olduğunu gözümüzden kaçırıyoruz. Ne yazık ki hem dünya genelinde hem Türkiye açısından baktığımızda bu tablo hiç iç açıcı bir yola gitmiyor. Avrupa´nın birçok ülkesi aşısızları kısıtlamaya yönelik keskin önlemler alırken, Türkiye´de de gündeme gelen konulardan bir tanesi PCR testi ile aşısızların belirli alanlara girme zorunluluğu getirilmesi. Ben bunu dolayısıyla aşılıların bir nevi hakkının yenmesi gibi algılıyorum. Çünkü aşılı vatandaşlarımız sade olarak aşılanmış şekilde toplumun ve bakanlığın getirdiği kurallara uyarken, diğer taraftan bunları özlük haklarını ve özgürlüklerini kısıtlanması olarak gören aşısızlar ise PCR testi vermeye dahi karşı çıkıyorlar. Kişisel özgürlüklerimiz sağlık alanında diğer insanları tehlikeye atmamakla bitiyor. Tabi ki herkesin özgülükleri var ama 18 milyonun karşısında 70 milyonun hiç mi özgülük hakkı yok. Dolayısıyla aşısızların değil, aslında aşılıların özgürlük haklarını konuşmanın sırası geldi” dedi.
‘GEÇERLİ BİR ARGÜMANI, BİLİMSEL BİR VERİ TABANI YOK’
Aşı karşıtlarının çeşitli gruplar olduğunu ifade eden Prof. Dr. Şener, şunları söyledi: “Aşı karşıtlarının bir grubu, bilimsel metodoloji bilen, konuya hakim kişiler. Bunların bir kısmı sağlık personeli. Bunları bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek ya da istemeyerek çarpıtıyorlar. Benim görüşüme göre bunların bir kısmı bilerek çarpıtıyor. Çünkü, ‘aşı olmayın, şu ürünü alın, bu ürün de bende’ diyorlar. Bu aslında teknik olarak baktığınızda bir ticari satış taktiği. Bir grup var ki özellikle dini hassasiyetleri kurcalayarak, aşının içinde bilinmeyen ya da helal olmayan maddeler, ürünler var diyerek sanki aşılanmadığın zaman İslami ve dini açıdan zor duruma düşeceksiniz gibi kaygıyı tetikliyorlar ve zorluyorlar. Bu konuda çok daha fazla İslam alemi ve bilginin açıklaması var. Hatta aşıyla ilgili helal sertifikası, fetvası da verildi. Diğer tarafta aşı olsa da olmasa da kendisine bir şey olacağını düşünen grup var. Aşı olduğu zaman öleceğini ya da vücuduna herhangi bir madde gireceğini, izleneceğini düşünen grup var. Bir diğer grup ise aşılanmaması gerektiğini düşünerek, kendinin süper güç olduğunu düşünüyor. Doğal bağışıklık sisteminin bunlardan kaçmasını sağlayacağını düşünen grup var. Liste aslında çok uzun. Bunların hepsinin geçerli bir argümanı yok, bilimsel bir veri tabanı yok. Vatandaşlarımızın ciddi bir kısmı ise bunlara aslında kanarak aşı konusunda tereddüt yaşıyorlar. Bu tereddüttü gidermek lazım. Bu tereddüttü gidermek bizim elimizde. Aşılar güvenilir. Hali hazırda etkinliği gösterilmiş. Bakanlık bunu halihazırda gerekli testlerden geçirerek, vatandaşlarımıza uygulanmasını sağlıyor. Ücretsiz aşılanıyor. Dolayısıyla bu konuda dikkatli olmak ve tereddütten sıyrılmak gerekiyor.”
‘SALDIRGANLAŞIYORLAR’
Aşı karşıtlarına karşı sosyal medyada mücadele verdiklerini kaydeden Prof. Dr. Şener, sözlerine şöyle devam etti: “Aşı karşıtları sosyal medyada yaptıkları argümanları çürüttüğümüz zaman daha çok sertleşiyorlar. Yakın zamanda sosyal medyada paylaştığımız İngiltere verisini yanlış yorumlayarak ve çarpıtarak istatistikleri sosyal medyada yaygınlaştırmaya çalıştılar. Bunun böyle olmadığını matematik olarak hesap ettik, gösterdik ve yayınladık. Aşının içerisinde akla vicdana mantığa uymayan maddeler olduğunu iddia ettiler, bunların böyle olmadığını çürüttük. Dolayısıyla artık sertleşip, saldırganlaşıyorlar. Çünkü ortaya koydukları argümanların hiçbirisi elle tutulur vaziyette değil. Ne yazık ki öyle de böyle de bilimsel argümanları çürüttüğümüzü gözünden kaçıran vatandaşlarımız ister istemez tereddüt yaşıyor. Bu tereddütleri olabildiğince bilimsel verilerle bıkmadan, usanmadan, küsmeden, darılmadan gücenmeden olabildiğince her platformda aktarmamız lazım.”
kaynak:.haberturk.com